piramida ve yadplanetli
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yazan:
Elvin
-
Piramitleri Uzaylilar Yaptı Safsatası
Mısır Piramitleri, zamanının en büyük mezar yapılarıdır ve mimari açıdan birer şaheser olarak değerlendirilebilirler. Hem devasa boyutları, hem de görüntülerinin yarattığı etki ile, çoğu insanın bu mezarları dünya dışı varlıklarla ilişkilendirmesi normal sayılabilir.
Bazı piramitlerin (özellikle en büyük 3 tanesinin) konumlarının gökyüzündeki yıldızlar (orion) referans alınarak belirlendiği bir gerçek. Mısırlı rahiplerin, birçok çağdaşları gibi iyi bir gökyüzü gözlemcisi olduğu, yıldızların ve gezegenlerin hareketleri hakkında doğru tahmin ve hesaplamalarda bulunabildikleri biliniyor.
Yine, antik Mısır inancında yıldızlar büyük yer tutuyorlar. İnandıkları tanrıları yıldızlarla ilişkilendiriyorlar. Dolayısıyla “yarı tanrı” olarak düşündükleri krallarının mezarlarını inşa ederken, gökteki takımyıldızların yerdeki izdüşümlerini oluşturmak istemelerini olağan görmek lazım. Bizim toplumumuzda ölülerimizin başlarını hep aynı yöne çevirirek (Kıble) gömmemiz kadar normal yani.
Yarı tanrı bu kralların gömüldüğü piramitlerde yatan kişinin kutsallığı, o piramitin yapımında çalışanlar için “dini” bir motivasyon da sağlıyordu elbette. Bu nedenle çok uzun yıllar boyunca süren inşaatlarda çalışmak; “para kazanmanın” yanısıra dini bir vecibeyi yerine getirmek olarak da görülüyordu. Bu da, işçi bulma sıkıntısı çekmeden bitmek tükenmek bilmeyen piramit inşaatlarının sürmesini sağlıyordu. Bu inşaatlarda çalışan işçilerin aldıkları ücretlerden, yedikleri içtiklerine kadar hemen her şey dönemin Mısırlı yetkilileri tarafından kayda alınmış ve günümüze kadar ulaşmıştır. Örneğin işçilere içecek olarak günde 1 litre kadar “bira” verildiğini kayıtlarda görüyoruz.
Sözün özü; Mısır piramitlerinin bazılarının yıldızlar referans alınarak yapılmış ve dizaynlarında bazı özel ölçülerin kullanılmış olması, “dış dünya”, yahut “yardımsever uzaylılar” ile bir bağlantısı olduğu anlamına gelmiyor. Üst üste taş yığılarak yapılmış bir yapıyı görüp; “bunu insan yapmış olamaz” demek, hemen hemen aynı teknoloji ile Ayasofya, Selimiye yapıları inşa edebilen insan aklına hakarettir.
Yazımızı, yine bilim dışı çevreler tarafından “uzaylılar olmadan dikilmesi imkansız” diye bilinen Mısır dikilitaşlarının Sultanahmet Meydanı’nda dikili olanının üzerinde yazılanlarla bitirelim:
Kuzeybatı yüzü:
“18. sülaleden yukari ve asagi Mısır’ın sahibi 3. Tutmosis, tanrı Amon’a kurbanını sunduktan sonra Horus’un yardımıyla bütün denizleri ve nehirleri hükmü altına alarak hükümdarlığının otuzuncu yılı bayramında bu sütunu daha nice zamanların getireceği bayramlar için yaptırdı ve dikti.”
Kuzey yüzü:
“Gizli ve kutsal ismin her tecellisine mazhar olan tanrı Amon’a kurbanını büyük bir acz içinde sunduktan sonra, ondan yardımlar dilenerek güneyin dostu, dinin nuru iki tacın (aşağı ve yukarı mısır) sahibi, kudretli hükümdar ülkesinin sınırlarını Mezopotamya’ya kadar götürmeye azmetti.”
Güneydoğu yüzü:
“Güneşin doğduğu sırada sahip olduğu altın renkleri dünyaya yayan Horus’un verdiği kuvveti, serveti, kuvvetli sevgi, saygıyı taşıyan ve aşağı ve yukarı Mısır’ın tacına sahip olan ve bizzat Güneş tarafından seçilmiş olan firavun, bu eseri babası Ra için yaptırdı.”
Güney yüzü:
“Tanrı Horus’un lütfuna mazhar olan ve Güneş’in oğlu ünvanını taşıyan Aşağı ve Yukarı Mısır’ın hükümdarı olan firavun, kudret ve adaletle bütün ufuklara nur saçtı. ordusunun önüne geçti. akdeniz’de dolaştı, bütün dünyayı mağlup etti. Sınırlarını Naharin’e kadar yaydı. Mezopotamya’ya azimle gitti, büyük savaşlar yaptı.
Gördüğünüz gibi o gizemli görünen hiyerogliflerde pek gizemli şeyler yazmıyor. Bizden 3.500 yıl önce yaşamış olan 3. Tutmosis sağolsun, neler yapıp neler ettiğini, ne denli büyük (ve inançlı) bir hükümdar olduğunu yazıp çizmiş, gelecek nesillere aktarmaya çalışmış.
kaynak
+TARiH ve BiLiM PLATFORMU
Zafer Emecan - KozmikAnafor
Mısır Piramitleri, zamanının en büyük mezar yapılarıdır ve mimari açıdan birer şaheser olarak değerlendirilebilirler. Hem devasa boyutları, hem de görüntülerinin yarattığı etki ile, çoğu insanın bu mezarları dünya dışı varlıklarla ilişkilendirmesi normal sayılabilir.
Bazı piramitlerin (özellikle en büyük 3 tanesinin) konumlarının gökyüzündeki yıldızlar (orion) referans alınarak belirlendiği bir gerçek. Mısırlı rahiplerin, birçok çağdaşları gibi iyi bir gökyüzü gözlemcisi olduğu, yıldızların ve gezegenlerin hareketleri hakkında doğru tahmin ve hesaplamalarda bulunabildikleri biliniyor.
Yine, antik Mısır inancında yıldızlar büyük yer tutuyorlar. İnandıkları tanrıları yıldızlarla ilişkilendiriyorlar. Dolayısıyla “yarı tanrı” olarak düşündükleri krallarının mezarlarını inşa ederken, gökteki takımyıldızların yerdeki izdüşümlerini oluşturmak istemelerini olağan görmek lazım. Bizim toplumumuzda ölülerimizin başlarını hep aynı yöne çevirirek (Kıble) gömmemiz kadar normal yani.
Yarı tanrı bu kralların gömüldüğü piramitlerde yatan kişinin kutsallığı, o piramitin yapımında çalışanlar için “dini” bir motivasyon da sağlıyordu elbette. Bu nedenle çok uzun yıllar boyunca süren inşaatlarda çalışmak; “para kazanmanın” yanısıra dini bir vecibeyi yerine getirmek olarak da görülüyordu. Bu da, işçi bulma sıkıntısı çekmeden bitmek tükenmek bilmeyen piramit inşaatlarının sürmesini sağlıyordu. Bu inşaatlarda çalışan işçilerin aldıkları ücretlerden, yedikleri içtiklerine kadar hemen her şey dönemin Mısırlı yetkilileri tarafından kayda alınmış ve günümüze kadar ulaşmıştır. Örneğin işçilere içecek olarak günde 1 litre kadar “bira” verildiğini kayıtlarda görüyoruz.
Sözün özü; Mısır piramitlerinin bazılarının yıldızlar referans alınarak yapılmış ve dizaynlarında bazı özel ölçülerin kullanılmış olması, “dış dünya”, yahut “yardımsever uzaylılar” ile bir bağlantısı olduğu anlamına gelmiyor. Üst üste taş yığılarak yapılmış bir yapıyı görüp; “bunu insan yapmış olamaz” demek, hemen hemen aynı teknoloji ile Ayasofya, Selimiye yapıları inşa edebilen insan aklına hakarettir.
Yazımızı, yine bilim dışı çevreler tarafından “uzaylılar olmadan dikilmesi imkansız” diye bilinen Mısır dikilitaşlarının Sultanahmet Meydanı’nda dikili olanının üzerinde yazılanlarla bitirelim:
Kuzeybatı yüzü:
“18. sülaleden yukari ve asagi Mısır’ın sahibi 3. Tutmosis, tanrı Amon’a kurbanını sunduktan sonra Horus’un yardımıyla bütün denizleri ve nehirleri hükmü altına alarak hükümdarlığının otuzuncu yılı bayramında bu sütunu daha nice zamanların getireceği bayramlar için yaptırdı ve dikti.”
Kuzey yüzü:
“Gizli ve kutsal ismin her tecellisine mazhar olan tanrı Amon’a kurbanını büyük bir acz içinde sunduktan sonra, ondan yardımlar dilenerek güneyin dostu, dinin nuru iki tacın (aşağı ve yukarı mısır) sahibi, kudretli hükümdar ülkesinin sınırlarını Mezopotamya’ya kadar götürmeye azmetti.”
Güneydoğu yüzü:
“Güneşin doğduğu sırada sahip olduğu altın renkleri dünyaya yayan Horus’un verdiği kuvveti, serveti, kuvvetli sevgi, saygıyı taşıyan ve aşağı ve yukarı Mısır’ın tacına sahip olan ve bizzat Güneş tarafından seçilmiş olan firavun, bu eseri babası Ra için yaptırdı.”
Güney yüzü:
“Tanrı Horus’un lütfuna mazhar olan ve Güneş’in oğlu ünvanını taşıyan Aşağı ve Yukarı Mısır’ın hükümdarı olan firavun, kudret ve adaletle bütün ufuklara nur saçtı. ordusunun önüne geçti. akdeniz’de dolaştı, bütün dünyayı mağlup etti. Sınırlarını Naharin’e kadar yaydı. Mezopotamya’ya azimle gitti, büyük savaşlar yaptı.
Gördüğünüz gibi o gizemli görünen hiyerogliflerde pek gizemli şeyler yazmıyor. Bizden 3.500 yıl önce yaşamış olan 3. Tutmosis sağolsun, neler yapıp neler ettiğini, ne denli büyük (ve inançlı) bir hükümdar olduğunu yazıp çizmiş, gelecek nesillere aktarmaya çalışmış.
kaynak
+TARiH ve BiLiM PLATFORMU
Zafer Emecan - KozmikAnafor
Bu blogdaki popüler yayınlar
İnsan skeleti
Yazan:
Elvin
-
İnsan skeleti İnsan skeleti İnsan skeleti, sümüklərdən ibarətdir və bağlar (ligamanlar), şüaları (tendon), əzələlər, qığırdaqları və digər orqanlar tərəfindən dəstəklənir. Skelet sabit və dəyişməz deyil; tərkibi həyat boyunca dəyişir. Hamiləliyin erkən dövrlərində, döl sərt bir skeletə malik deyil, rəhmin içindəki doqquz ay boyunca sümüklər yavaşca meydana gələr, yetkinləşər. Doğumda, bütün sümüklər meydana gəlmişdir, lakin yeni doğulmuş bir körpə bir yetişkinden daha çox sümüyə malikdir. Ortalama olaraq, yetkin bir insan 206 sümüyə malikdir (Gray Anatomisi'ne görə, yenə də sayı fərddən fərdə kiçik nisbətlərdə dəyişiklik göstərər), halbuki bir körpə 300-dən çox sümüklə doğulur. Fərqin səbəbi böyümə əsnasında bir-biriylə kaynayacak olan kiçik kemiklerdir. sümüklər; qısa, uzun və yastı sümüklər olaraq şəkillərinə görə üçə ayrılar. Canlılarda daxili və xarici olmaq üzrə iki tip skelet vardır. Xarici skelet: Bədənin xarici qisimində tapılar, üzərində heç bir bədən örtüyü tapılmaz. Üzvi...
ƏN MƏSUR RİYAZİYYATÇILAR
Yazan:
Elvin
-
Kainatın dili "olaraq təyin olunan riyaziyyat, dünyanın və kainatın təməllərini meydana gətirməkdədir. Kompüterlər, göydələnlər, körpülər, qısacası baxdığımız hər yerdə riyaziyyatı və onun təsirlərini görürük. Bu yazımızda işləri keçmişdən günümüzə bir çox sahədə istifadə riyaziyyatçıları sizlər üçün yığdıq. İşdə tarixə damğasını vurmuş 10 riyaziyyatçı 10 PİFAQOR "Ədədlərin atası" olaraq bilinən və e.ə. 570 - e.ə. 495 tarixləri arasında yaşamış olan İyonyalı filosof, riyaziyyatçı və Pisagorculuk olaraq bilinən axının qurucusudur. Pisagorun düşüncəsi hər şeyin riyaziyyatla əlaqədar olduğu və riyaziyyat vasitəsilə hər şeyin təxmin edilebileceğiydi. Özünü filosof adlandıran ilk şəxs olan Pifaqor, düşüncələrini yazıya dökmediği üçün onun haqqında bildiklərimiz şagirdlərinin yazılarında İzah etdikləriylə məhduddur. Pifaqora aid bir çox əsər əslində onun şagirdlərinin ola bilər. Andrew Wiles 1953-ci il təvəllüdlü məşhur İngilis riyaziyyatçı, "Hər hansı x, y, və z müsbət t...
Günəş sistemi
Yazan:
Elvin
-
Günəş sistemi Alm. Sonnensystem (m), Fr. Systeme (m) Solaire, İng. Solar system. Günəş və peykləri ilə birlikdə planetlər, quyruqlu ulduzlar və meteor axınları da daxil olmaq üzrə, onun ətrafında dönən göy cisimləri. Günəş və günəş ətrafında dolanan göy cisimlərindən meydana gəlir. Günəş sistemində planet, peyk, quyruqlu ulduz və meteor tapılar. Günəş sisteminin formalaşması ilə əlaqədar ən çox bilinən nəzəriyyə Kant-Lapslace nəzəriyyəsidir. Bu nəzəriyyəyə görə günəş sistemi əvvəl bir nebula (qızğın qaz kütləsi) idi. Daha sonra nebula soyuduqca kiçildi və oxu ətrafındakı fırlanma sürəti artdı. Beləcə mərkəz neçə qüvvətinin təsiriylə günəşdən qopan parçalar kosmosa yayıldı. Günəş Sistemində olan bütün göy cisimləri Günəşin cazibə təsiri altındadır və onun ətrafında fırlanırlar. Bu hərəkət, diqqət nöqtələrinin birində Günəş yer alan ellips şəklindəki bir orbit üzərində olmaqdadır. Günəş Sistemi, tamamilə və eyni istiqamətdə dönən bir disk şəklində hərəkət halındadır. Günəş Sisteminin dia...
Yorumlar
Yorum Gönder